Antik Amos harabelerine Kumlubük koyunun kuzeybatısından, dik sahilin güneyindeki Asarcık denilen tepeden ulaşmak mümkündür. Amos, bir tepe üstünde yer alan tiyatro, tapınak ve bazı heykel kaidelerden oluşur. Bilge Umar, Amos’un Hellen dilinde bazı anlamları olduğunu belirtir. Ona göre Amos’un bir kent ismi olarak seçilmesi olanaksız olup M.Ö. 2000’de Luwi veya Karia dillerinden gelen bir sözcüktür. Ana Tanrıça tapınağından türetildiği sanılır. Ancak, Amos ismine ilişkin çok daha enteresan bir başka argüman daha vardır. Amos aynı zamanda, Eski Ahit’te zikredilen 700’ü aşkın peygamber arasından Tanah’ta ismi geçen ve Musevilerce kutsal kabul edilen 55 peygamper arasında 12 küçük Peygamberden birinin adıdır. Ayrıca 1928 yılında Suriye’deki Lazkiye Kenti yakınlarında ortaya çıkartılan ve İbranicenin de kökeni olan Ugaritçe metinlerde Amos ismine rastlanmaktadır. 

Antik tarihçilerin değinmediği bu kentin ne zaman kurulduğu kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber Hisarburnu’nu oluşturan tepelerde kentin kalıntıları ile karşılaşılmıştır. Kuzeydoğu’da, oturma kademeleri günümüze kadar ulaşan tiyatronun kalıntıları görülmektedir. Ayrıca Cavea’nın 6 m.ye yükselen duvarları da ayaktadır. Rodos Karşıyakasında bulunan üç tiyatrodan biri Amos’tadır. 

          Prof. George E. Bean, bölgede yaptığı kazılarda (1948) İ.Ö 200 civarına ait üç ayrı kira sözleşmesinin koşullarını ele alan dört yazıt parçasını ortaya çıkarmıştır. Yazıtta Amos halkının Apollon’a ‘Samnaios Apollo’ adıyla ibadet ettikleri anlaşılıyor. Samnaios ön ismi tümüyle Amoslulara özgü olsa gerek başka hiçbir yerde bu isme rastlanmamıştır. Amosta yoğun bir şarap üretiminin varlığını Dionysos Sunağı kanıtlar niteliktedir. Karşıt iki kült olan Dionysos ve Apollon kültlerinin birlikte varlığı her şeyden önce Amos’un tipik bir Kayra kenti olduğunun işaretidir.

         Kenti kuşatan surlar 2 m. genişliğinde olup yükseklikleri bazı yerlerde 3-4 m.ye ulaşmaktadır. Surlar yer yer burçlarla takviye edilmiş olup kuzeyde ana giriş kapısı oldukça iyi durumda günümüze ulaşmıştır. Kuzeybatıdaki surların dışında, yamaçlardan aşağıya doğru nekropol alanı dikkati çekmektedir. Buradaki mezarlar Karia tipinde olup çoğu da gömü çukurları konumundadır.